Sürdürülebilir Evlilik Bilinçli Seçimlerle Başlar! Nasıl mı?
Evlilik, iki kişinin ailelerinden ve sosyal çevrelerinden bağımsız ancak uyumlu bir hayat kurması ve bunu sürdürebilmesidir. En güzel heyecanların yaşandığı, duyguların yüksek hissedildiği şahane bir süreç başlıyor… İşte tam da burada, duygular var ve yoğun ise, sizce de bunu kontrol etmek şart değil mi? Gelin bu kontrolü ele alabilmek için neler yapmalıyız sorusuna ve partnerinizle mutlu ve huzurlu bir evlilik adımlarına birlikte bakalım.
"Çiftler birbirlerinin kişilik özelliklerine âşık olur ve evlenir. Karakterlerini anlamaya başladıklarında ritmik bir uyum sağlanmıyor ise pişmanlıklar yaşayabilirler."
Evlilikte en önemli konu, partnerinizin temel karakter özelliklerini, yaşam amaçlarını, evlilikten beklentisini, karakter özelliklerini yani yaşamsal değerlerini (sevgi, saygı, hoşgörü, insan sevgisi, hayvan sevgisi, ahlaki anlayışlar, olaylara yüklenen anlamlar vb.) tanımak ve anlamaktır. Ve tabii ki kendinizin de… Çünkü kişilik özellikleri gelişip, değişebilir. (Bu nedenle “Kişisel Gelişim” başlı başına ayrı tanımı olan bir kavramdır.) Temel karakter özellikleri ise değişmez. Kişinin yetiştirilme tarzı, yetiştiği coğrafya, ailesel kalıtımları ve belirli bir yaşa gelene kadar nelere maruz kalıp, neleri deneyimlediği çok önemlidir.
Siz karşı tarafın hoşunuza gitmeyen yönlerini “İlerde değiştiririm” diyorsanız ama o davranışlar eş adayınızın temel karakter özelliklerinden ise değişmesi maalesef ki imkansızdır. İnsan zihni her zaman kendisini koruma, alışık olduğu düşünce ve davranış sistemine göre çalışma eğilimindedir. Evet değişim zor bir süreçtir. Kabul etmemiz ve korkmamamız gereken bir süreç. Bireyler içgüdüsel korkuları nedeni ile yeni tanıştıklarında kişilik özelliklerini ortaya koyarlar. Belirli bir süre sonra ise karakter özellikleri ortaya çıkmaya başlar. Bu farkı çok iyi ayırt etmeniz gerekir. Eğer partnerinizin karakter özellikleri ile ilgili başlıklardan eminseniz ve açıkça partnerinizle paylaştıysanız ilerleyen süreçte çıkabilecek tüm krizleri rahatlıkla yönetebilirsiniz.
Evlilik öncesi hazırlıklar döneminde, oturulacak evin nerede olacağı, eşya seçimi, gelinlik seçimi, nikah şahitleri, düğünün nerede olacağı, düğün masrafları, süreci nasıl yöneteceğiniz, evlilikle birlikte artacak olan sorumluluklarınız, ev düzeniniz, geniş aileyle olan diyaloglar hepsi yeni bir başlangıçtır. Ve bu yeni başlangıç sürecine hazırlıklı olmazsanız gerginlikleri ve çatışmaları çözmek zorlaşır. Bu başlangıçları kolaylıkla yönetmenin en önemli adımı düşüncelerimizi, duygularımızı ve evliliğe bakış açımızı paylaşmaktır. Bu paylaşımlar ile uyum süreci sağlıklı başlar ve gerçek uyum ile sonuçlanır.
Evliliğe bilinçli hazırlan!
Evlilik düşüncesi ile beraber evlilik hazırlıkları sürerken çiftler arasında problem yaratabilecek durumlar oluşmaya başlar. Öncesinde uzun bir flört dönemi, dengeli ve güzel bir ilişki kurulmuş olsa da birçok çift evlilik hazırlığında küçük veya büyük krizler yaşayabilir.
Çiftler için evlenmeye karar vermek, bundan sonraki hayatlarına artık yalnız devam etmeyeceğini ve evlilikle beraber ilişkilerinde sorumluluklarının da artacağını bilmek stresi de beraberinde getirebilir.
İnsan zihni hayal kurarak kendini dinlendirir. Kendinizi aşık olup, değerlerini tanıdığınız, doğru kişi dediğiniz partnerinizle mutlu bir evlilik karesinde hayal edin. Bunu bir ritüel gibi saatlerce yapmanıza gerek yok. Kaygı veya korku hissettiğinizde bunun geçici bir duygu olduğunu bilin. Hiçbir duygu sürekli değildir. Duygular iniş çıkışlıdır. Zihninizi dinlendirmek için henüz çok başında olduğunuz bu hayat yolculuğunda kendinizi ve partnerinizi sevgi ve saygı içinde mutlu bir anda hayal edin. Gün içerisinde 1 dakikalık gözlerinizi kapatıp kuracağınız bu hayal kızdığınız şeylere gülümsemenizi sağlayabilir. Amacınız mutlu ve huzurlu bir evlilik sürdürebilmek ise geçici duygular ile ziyan etmeyin. Zaman verin kendinize. Bunun değişim için bir süreç olduğunu tekrarlayın.
Uyum sonuç, uyumlanma ise süreçtir.
Evlilik öncesi tatlı telaşlarda yaşanan gergin anlar, yeni yaşamınıza bir adaptasyon sürecidir. Bu süreçte zihin (bilinçaltı) bu değişikliğe önce direnç gösterir. Düşünce alanında belirsizlikler oluşur. Unutmayın ki partnerinizin zihni de aynı durumda. Kriz anlarını eş adayınızla birlikte yönetin. Bu aşamada sabırlı olmalı ve duygularınızla değil bilincinizi kullanarak hareket etmelisiniz. Yaşadığınız duygunun geçici olduğunu ve gerçek amacınızın karşılıklı mutluluk ve huzuru yakalamak olduğunu unutmayın!
Değişim ve belirsizlik zihninizde stresi tetikler. Bir süre sonra belirsizlikler ortadan kalkmaya başladıkça siz değişime uyumlanmaya başlarsınız. Kendi evinizde ve kendi düzeninizde ortak paylaşımlarınız arttıkça, yeni düzene alışarak aidiyet duygunuzun artarak devam ettiğini fark edersiniz. Evlilik öncesinde bu değişimin size katacaklarını gülümseyerek hayal ettikçe süreci daha iyi yönetebilirsiniz. Kendinize ve partnerinize bu süreçte zaman tanıyın. Düşünce sisteminizi çözün, bilimsel olarak zihnin nasıl çalıştığını öğrendiğinizde duygu durum kontrolünün kolay olduğunu göreceksiniz.
Ailesel problemlerin nedenini anlamak önemli!
Bu süreçte olabilecek aile problemlerinin temel sebebi, her ailenin farklı bir yapısı, kültürel farkları, değerleri, düşünce tarzı, iletişim biçimi ve geleneklerinin olmasıdır. Bu süreçte eş adayları ve aileler arası denge çok önemlidir. Geniş aile ile ya da geniş aile sebepli çekirdek ailenin yaşadığı sorunlar aşılamazsa sonu boşanmaya kadar gidebilir.
Elbette ki evlilikte ailelerin varlığı önemlidir. Ancak en önemlisi eşlerin birbirleriyle anlaşması ve ortak bir hayat düzeni kurarak mutlu olmalarıdır. Çünkü evlenmek iki kişinin ailelerinden bağımsız bir hayat kurması ve bunu sürdürmesidir.
Doğru ve samimi yani açık iletişim.
Araştırmalara göre evlilik aşamasında biten ilişkilerin temel nedeni iletişimsizliktir. Hatta ilerleyen evrede yani evlilikte de en temel gereksinim iletişimdir. Geniş aile problemlerinin aşılması için eşlerin yapması gereken en önemli davranışlardan biri; aile içindeki konulara anne-babasını, akrabalarını dahil etmeden partneriyle açık iletişim kurarak çözmeye çalışmaları olacaktır. Hangi duyguda olursanız olun (haksızlığa uğramış hissetmek, fikirlerinizin önemsenmediğini hissetmek, öfke, kızgınlık vb.) partnerinizle iletişime kendinizi kapatmayın. Açık bir şekilde yaşanılan duruma odaklanın, kişiye ya da kişilere değil! Ve o durumun sizde ne hisler oluşturduğunu partnerinizle nazikçe paylaşın ve partnerinizden yardım isteyin.
Eş adayları şunu bilmelidir ki; saygı ve sevgi çerçevesinde ailelerini tamamen yok saymadan bir yetişkin çift olma sorumluluğunu alabilmek çok önemlidir. Bize yok sayılmak ne kadar kötü hissettiriyor ise anne, babalar, kardeşler için de aynı şey geçerli değil mi? Unutmayalım ki partnerinizi şu an olduğu kişi yapan ve ona âşık olma nedenleriniz yok sayılamayacak kadar önemli. Her zaman saygı, sevgi ve hoşgörü ile çözüme odaklanın. Soruna ve sizi değişim ve gelişime kapatan gelip geçici olumsuz duygularınıza değil!
Eşler önce kendileriyle, sonra birbiriyle ve aileleriyle daima hoşgörülü, gerektiğinde ise bazı kişilerle mesafeli iletişim kurmaya dikkat etmelidirler.
Sonuç olarak evlilik öncesi ve evliliğinizde eşinizle empati yaparak, birlikte üstesinden gelebileceğinize inanarak, beklentiye girmeden, düşünce ve duygularınızı ertelemeden mutlaka paylaşın. Evlilik için eşinizi neden tercih ettiğinizi tekrar hatırlayın. Doğru kurulan bir iletişimle her sorunun üstesinden gelebileceğinizi unutmayın.
Evliliğe adım atmadan önce ya da sonrasında çözemeyeceğinize inandığınız, sizi zorlayan, kabullenemem dediğiniz durumlarda destek almaktan çekinmeyin.
Sevgi, saygı, huzur ve mutluluk acı tatlı ne varsa doğru dille paylaşıldıkça büyür.
Çoğu zaman mutlu her daim huzurla kalın.
Haber Bülteni
Haber bültenine abone olun, Tüm yenliklerden haberdar olun.